Çok Hızlı - 12

Ertesi gün öğlen cep telefonum çaldı, bilmediğim bir numara.

-"Buyrun?"
-"Merhaba Filiz ben..."

dedi kamyoncunun karısı.

-"Orhan bey dün sizin yanınızdan eve gelince aradılar kocamı, dediklerini yaptılar, 2 aylık ücret hesabına yattı, ayrıca hastane masrafları karşılandı ve iş başı yapana dek avans ta yatırmışlar, hem de hepsi zamlı, bu gün de İK müdürü gelip resmen özür diledi. 2 aylık kirayı takdim edeyim, bir de bizim memleketin meşhur içli köftesinden yaptım teşekkür için..."
-"Kirayı istemem ama içli köfteye de hayır demek ayıp olur, lakin büroda değilim, diğer ofisteyim!"
-"Siz adresi verin getiririm ben!"

dedi. Arka sokağın adresini verdim. 20 dakika geçmeden aradı,

-"Geldim ben ama burası ev?" -
-"Yok ofis, açıyorum kapıyı!"

dedim. Güzin'e de,

-"1 saat yokum!"

dedim. Güzin kıskanç ama meraklı gözlerle baktı, halen alışamamıştı başkalarını sikmeme. Gizli geçitten geçip kapıyı arkadan sürgüledim, Filiz elinde bir poşetle daire kapısına geldi, içeri buyur ettim, mantosunu aldım, başörtüsünü kendi çıkardı. Oturtup,

-"Bir şey içer misin?"
-"Gazoz var mı?"

dedi. Saydım koladan biradan viskiye.

-"Kola o zaman."

dedi. İçeri geçip kolaya votkayı kaktırdım,

-"Nasıl büro burası, ev gibi?"
-"Daha çok dinlenme bürosu, orda yorulunca bu tarafa kaçıp konsantre olup toplantıları da burda yapıyoruz!"
-"Hımm!"

dedi, koladan koca bir fırt çekti ve

-"Mmmmhhh, soğuk soğuk iyi geldi kola!"

dedi, kola kelimesini vurgulayarak. Zaten tadını anlamaması imkansızdı, içli köfteden bir tane aldım, gerçekten de muhteşem olmuştu, halen hafif ılıktı. Kafamı kaldırdığımda Filiz kolayı kafaya dikmişti bile, ince bir basma mı desem etek giymişti ama etek dizlerindeydi, oturunca toplanmıştı, üstünde yapışan bir triko bluz vardı.

"Bir tane daha?"

dedim kolayı gösterip.

-"Olurrr!"

dedi. Kola votkayı yaptım, bu kez votka kola oldu demeliyim, bardağı eline verirken parmaklarımız değdiğinde vücudumdan komple elektrik geçti. İkinci bardağı bitirdiğinde,

-"Geçen sefer yaptığım terbiyesizliği affedersin değil mi?"
-"Anlamadım?"
-"Zevkliymişler dedim koridorda sana. Bak kocam kamyoncu, yol çıkar nerde iş bulursa oraya yollanır, ayda bilemedin 3-4 gün evde kalır, o dışarıda işini hallettiğinden beni zaten unuttu, ayrıca gelince de anası danası çocukları vs. derken bana zamanı kalmaz. Yani ayda bir kez kadın olurum, onda da kadın değil amcık olurum tabir yerindeyse siker bırakır.”

İçkinin etkisi ile ağzı giderek bozuluyordu

-“Ee, siz de haftalarca, günlerce yanda, yukarıda o kadar sikişince o akşam seni içeri çekmek istedim biliyor musun?"
-"O zaman şimdi çek!"

dedim. Ayağa kalkıp koltuğunun yanına gittim, fermuarı açıp yarağımı uzattım, hemen ağzına aldı, biraz yaladıktan sonra,

-"O iki orospuyu bağırttığın kadar ses çıkarabilir misin benden?"

dedi. Meydan okuyordu orospu, o yarağımı yalarken eğilip eteğinin altından 2 parmak hareketimi yaptım, öküz karı zevkten yarağımı ısırdı, öyle böğürüyordu ki sanırım Güzin içeride ne oluyor diye gizli kapıyı 2 kez yokladı. Filiz,

-"Oha orospu çocuğu!"

dedi nefes nefese, ne de olsa kamyoncu dili kullanıyordu karı.

-"Şu desti gibi göğüslerini sikeyim azıcık!"

dedim. Hemen soyunduk, yarağımı göğüslerinin arasına alıp kafasına dil atmaya başladı.

-"Götün açık mı?"
-"Hayırrr!"

dedi. İçimden o zaman götünü sonra açarım! dedim. Karının amına kafamı soksam girerdi.

-"Neler girdi lan buna, folloş?"
-"Ne bulursam soktum amk çocuğu!"

dedi. İçimden geldi kadını tokatlamaya başladım, ben tokatladıkça,

-"Vur amk çocuğu!"

diye inliyor, amcığını bana itiyor, göğüs uçlarını parmaklarımla sıkıştırıp çektikçe kadın deliriyordu. Uzanıp çekmeceden en büyük Zenci yarağını çıkardım, daha kimse alamamıştı, soktukça daha yok mu diyecek gibiydi kadın. Kilosu çok olan kadının amı da mı büyük oluyordu nedir hepsini aldı. Kamyoncu kocasının bunu neden sikmediği belliydi, zenci yarağını ellerine bırakıp, yarağımı ağzına verdim, kadın ağzım açık seyrederken o kocaman zenci yarağını köküne kadar amına aldı, beni ağzıyla boşaltıp zenci yarağını pomlalamaya devam etti. Koltukta kadını izliyordum, kadın orgazm ola ola devam ediyordu. Yarım saat sonra durdurdum.

-"Kalk giyin, bu alet sana hediyem!"

dedim. Küsüp gitti, Merve'yi aradım,

-"Müsaitsen gelsene?"
-"İşlerim çok yoğun, eleman da gitti gelmedi, kendisine ulaşamıyorum da!"

dedi. Aklıma yine Çiğdem düşmüştü. Saat 16:00 gibi Sevgi aradı, son dönemde Behiye, Fatma ve Güzin'le çok zaman geçirmiş Sevgi'yi ihmal etmiştim.

-"Konuşmamız lazım..."
-"Tamam gel o zaman!"

dedim. Ortalığı toparladım, Sevgi iş çıkışı geldi, surat bir karış.

-"Ne oldu?"
-"Hikmet Balıkesir'e gidip geliyor ya oraya taşınalım ya da ben işi bırakacağım diyor!"
-"Ne mezunu kocan?"
-"EML Mobilya!"

dedi. Gülümsedim.

-"Ne oldu?"

dedi. Nosap'taki Amerikan Kapı yapılan fabrikayı aradım, patrona rica ettim,

-"Bir akrabam var mümkünse ona uygun bir iş..."

diye vasıfları söyledim.

-"Tamam Orhan bey, yolla!"

dedi. Sevgi’ye,

-"Al bu numarayı arayıp gitsin Hikmet, işi hazır!"

dedim. Sevgi boynuma bir atıldı ki,

-"Bu gün sen hiç kıpırdamayacaksın!"

deyip üstümüzdekileri tek tek çıkardı, yatağa uzatıp yarağımı ağzına alıp dakikalarca yaladı, sonra da üstüne oturup zıplamaya başladı. Arada eğilip dudaklarını dudaklarıma gömüyor, kendi göğüslerini okşayıp, saçlarını geriye attıra attıra sikişiyordu.

-"Aşkımsın, kocamsın, seninle birlikte olduğum ilk günden beri hayatımda zevkten zevke uçuyorum, her şeyde, her şeyde sen varsın!"

diye diye orgazm oldu, sonra,

-"Aşkım götümden siker misin?"

deyip ters döndü ve yarağımı hizalayıp içine aldı. Yavaş hareketlerle yarağımı göt deliğinin başına kadar çıkarttırıp sonra tekrar köklüyor,

-"Ohhhh, ahhhh, senden önce haftada bir amcığım üstünkörü sikilirdi şimdi her deliğim doluyor, ohhhh erkeğim!"

diye inliyor, parmakları amcığında orgazm oluyordu. Dibine kadar bastırıp boşalacacağımı anlayınca kalkıp yüzünü yarağımın başına kadar eğdi ve

-"Yüzüme, ağzıma, saçlarıma kocacığım!"

dedi. Saldım hepsini yarağım avuçlarındayken.

Son günlerde kendimi iyi hissetmiyordum. O kadar para pul, bir sürü kadına rağmen her şeyi o kadar kolay elde ediyordum ki hayatımda heyecan namına bir şey kalmamıştı. İşler tıkır tıkır yürüyordu, Güzin müthiş akıllı ve becerikli çıkmış hesabı kitabı çok güzel çekip çeviriyordu, Ümit'ten boşandığı için büronun üst katında kalıyor, akşamları bile çalışıyordu. Bir sabah işe gittim, Güzin sabah kahvemi getirdiğinde,

-"Ya Orhan ım bir şey diyeceğim, misafirim gelecek iznin var mı?"
-"Kim?"
-"Eski görümcem, biz okul arkadaşıyız onunla, zaten o aracı olup abisine istettirmişti, kocasının kaportacı dükkanı vardı işleri bozulmuş, Konya'daydılar buraya taşındılar, kaynanamın pardon eski kaynanamın yanında oturuyorlar, o da iş arıyor, çalışmak istiyor, bu gün bana gelmek istedi hayır diyemedim!"
-"Olur gelsin, ben de Gemliğe yat firmasına gideceğim zaten ama sabahtan gelseydi keşke, biliyorsun öğleden sonra hareketli buralar!"

dedim. Öğleden sonra 3 gibi Fatma ve Behiye gelecekti. 10 dakika sonra ben tam çıkmaya hazırlanırken açık olan oda kapımdan büronun ana giriş kapısı görünüyordu, ünlü Kanada'lı bayan artise benzeyen biri girdi içeri, sanki televizyondan çıkmış bizim büroya gelmişti, offf! demişim. Güzin'le sarılıştılar, klasik selamlaşmalar.

-"Gel Orhan bey'le tanıştırayım seni!"

dedi. Ayağa fırladım,

-"Hoş geldiniz!"
-"Nurhayat ben ama herkes Nur der!"

dedi. Elini sıktım sıcacıktı.

-"Oturun!"

dedim koltukları gösterip. Güzin çayları kaptı getirdi, Nur'a,

-"Eee, memlekete dönmüşsünüz, hoş geldiniz!"

dedim. Klasik muhabbetten sonra iş ile ilgili sohbet ettik, Güzin'le beraber Ticaret Lisesinde okumuşlar o yüzden bilgisayarı iyiymiş, Konya'da bir mali müşavirin yanında çalışmış vs. vs.

-"Bir CV bırakın da uygun bir şeyler bakalım size!"

dediğimde çantasından çıkardığı CV'yi verirken teşekkür etti. Canım kalkmak istemiyordu ama Gemlik'te toplantı vardı.

-"Bana müsaade, siz hasret giderin!"

dedim. Kadının bakışlarında bir şey vardı ama çözememiştim, sanki yardım ister gibi hüzünlü ama mağrur bakışlar ve duruşu vardı.

Öğleden sonra döndüğümde Güzin, Behiye, Fatma oturuyorlardı. Behiye artık Fatma'yı çanta gibi her yere taşıyor, zaman zaman onda kalıyor, zaman zaman Fatma Behiye'de kalıyordu. Eminim Muhittin'den fazla birbirleriyle sikişiyorlar, geceleri beraber yatıyorlardı. Behiye abla söze girdi,

-"Orhan’ım, yıllardır o dairelerde tıkıldık kaldık şimdi hafif şehrin dışına doğru güzel bir arazi bul, en az 100 dönüm olsun, içine ayrı ayrı havuzlu güzel iki tane villa yaptır, biri sana biri bana ona göre özen!"
-"Tamam!"

dedim. Behiye abla,

-"Ha, ayrıca bizim bir isteğimiz daha var. Biliyorsun Fatma'da da biraz mal mülk var onları da senin takip etmeni istiyoruz!"
-"O zaman Güzin'e çok yük binecek, buraya takviye elemanlar lazım!"
-"O senin işin, sormana gerek yok! Var mı aklında birileri?"

dedi Behiye abla. CV'yi uzattım. Behiye abla,

-"Güzel karıymış! Ne o aslanım bizler yetmiyoruz galiba, sikecek birini daha mı istiyorsun?"

dedi. Güzin gülerek atladı,

-"Vermez ki abla!"
-"Aslanıma kim vermeyecek kız?"

dedi Behiye abla kaşlarını çatıp.

-"Ayrıca, bir de şöför, satın alma vs. gibi biri lazım, arabalara bakacak, alış verişleri yapacak, Hatice teyzeyi hastaneye taşıyacak vs."
-"Var mı aklında biri?"
-"Hikmet olur mu ki diyorum?"

dedim. Fatma kaşlarını kaldırdı, yüzünü buruşturdu. Behiye abla,

-"Bak işte aslanım! Eee, arka tarafa geçelim mi, var mı keyfin?"

dedi gülerek. Büroyu içerden kilitleyip arka daireye geçtik, Behiye ablanın odasına çıktık, kendisine özel üretim 3X3 yatak yaptırtmış, onu özel odasına koydurmuştu ancak o olduğunda o oda açılırdı. Onun odası üst katta ve 2 odanın birleştirilmesi ile oluşturulmuştu, Behiye abla koltuğa oturup Fatma'yı işaret ederek,

-"Aslanım bu orospu yapmaya çalışıyor ama senin gibi beceremiyor, şu senin hareketinden lazım bana!"

dedi. İki parmak hareketimle başladım, Behiye abla daha parmaklarımı yeni oynatmaya başladığımda koltukta yayılmaya ve inlemeye başladı, Fatma ile Güzin yatağın kenarına oturmuş birbirlerini parmaklayıp bizi seyrediyor bir yandan da öpüşüyorlardı. Behiye abla,

-"Ulan gavur hastayım senin şu parmaklarına, ohhh!"
-"Amk karısı ben de senin şu amcığına hastayım!"

deyip onu azdırıyor, ara sıra elimi çekip hareketin klasik parçası olarak amcığını klitorisini tokatlıyordum. Ahlarla Ohlarla orgazm olup koltuğa yığıldı ve Fatma'yla Güzin'i işaret edip,

-"Orospular seni bekliyor!"

dedi. Fatma elini uzatıp,

-"Kocacığım!"

diye çağırdı, yatağa sırt üstü yatıp bacaklarını araladı, Güzin yarağımı ağzına alıp iyice ıslatıp emdikten sonra, Fatma'nın amcığındaki parmaklarını çekip yarağımı soktu, sonra da kalçası kalkık bana doğru domalmış halde Fatma'nın dudaklarını ve göğüslerini emmeye koyuldu. Behiye abla kalkıp belden bağlamalı yarağı çekmeceden alıp beline bağladı, Güzin'in arkasına gelip koca yarağı tükürükleyip Güzin'in götüne gömdü, Güzin'den derin bir,

-"Ohhhhh!"

geldi. Tam o sırada telefonum çaldı, arayan Merve'ydi,

-"Biraz boş zamanım var da müsait misin?"

diye soruyordu. Behiye abla gelsin, gelsin! diye işaret ediyordu.

-"Gel!"

dedim. O güne dek Merve sezinlese de bunları siktiğimi bilmiyordu, ne tepki verirdi bilemedim. Yatakta yan yana bana bacaklarını açmış amına köklediğim Fatma ile kalçasını kaldırmış götünü Behiye'nin belden bağlamalı yarakla siktiği Güzin öpüşürlerken, Behiye abla kafasını çevirip dudaklarıma yapıştı, Güzin'le Fatma'nın,

-"Sik kocacığım!"

nidaları birbirine karışırken, ahlar Ohlar havada uçuşuyordu. 10 dakika kadar sonra zil çaldığında hepimiz boşalmış, kimimiz koltukta, kimimiz yatakta sigaralarımızı tüttürüyorduk, kalkıp otomata bastım ve

-"Yukarıdayım, gel!"

diye seslendim. Merve merdivenlerden çıkarken beni çıplak görünce,

-"Çok mu özledin?"

diye kıkırdadı. İçeri girince,

-"Burası da mı vardı?"

dedi. Odanın kapısını gösterdim, odaya girip geri çıktı, kendi kendime gidecek dedim, iki adım attı tekrar geri döndü ve

-"Seziyordum ama hepsi aynı odada!"

diye gülmeye başladı. Behiye ablanın önünden sarkan yarağa bakıp,

-"Hem de tam teçhizat!"

dedi. Behiye abla beline bağlı yarağı eliyle dik duruma getirip Merve'ye

-"Gel!"

dedi. Bir dakika geçmeden Merve Behiye ablanın kucağında oturup kalkarken benim yarağımı ağzına almış emiyor, Güzin ve Fatma’da hem Behiye ile öpüşüyor hem benim taşaklarımı, Merve'nin göğüslerini sıkıp okşuyorlardı. Koltuğun önünde, üstünde, yanında resmen yumak olmuştuk, Merve kökünden tuttuğu yarağımı ara sıra ısırıyordu, vücudunda 8 el, amında kocaman bir yarak, kalçalarını tokatlayan Behiye abla varken bu çok normaldi, salyaları yarağımdan yere damlıyor, aldığı zevkten kısılmış gözlerle,

-"Ohhhh, daha önce neden çağırmadınız ki?"

diye bağırıyordu. Hepsi sırayla bellerine bağlayarak aynı pozisyonda diğerini sikerken ben şanslarına Fatma ve Behiye ablanın suratlarına boşaldım, onlar kaçar kez orgazm oldu bilmiyorum. Saat 19:30'du, Merve,

-"Ooo çok geç kaldım!"

deyip fırladı, birer kart verdi,

-"Hanımlar gelin amcıklarınızın ağdası benden!"

deyip gülerek gitti, biz de toparlanıp çıktık. Güzin'e,

-"Telefon et, Nur yarın şartları konuşmak üzere gelsin!"

Dedim ve bir kaç bira alıp eve gittim. Karım somurtarak karşıladı ama Behiye ablanın villa projesini anlattığımda yüzünde gülücükler açıyordu.

-"Çok çalışıp beni ihmal ediyorsun diye kavga çıkaracaktım ama çalış kocacığım, para gençken kazanılır, ilerde rahat ederiz!"

dedi. Ulan dedim benim karı da çakal .

Ertesi sabah büroya gitmeden önce haptan almak için eczaneye uğradım, arkadaşım,

-"Oğlum, Almanya'dan 10 kutu hap getirttim, bu yeni, sadece temas olduğunda hem geciktirici hem kaldırıcı olarak harekete geçiyor, yan etkisi de sıfır! Ama pahalı!"

dedi. Son kullanma tarihleri 2 yıldı 5 kutu aldım.

-"Beğenirsek devamı?"
-"O kolay!"

dedi. Büroya girdiğimde Nur ile Güzin oturmuş çay içiyorlardı. Nur'un üzerinde dünkü gibi *** pantolon ve tişört vardı, bu halini sevmedim. Kahvem geldi, bu kez Nur yapmıştı kahveyi.

-"Otur, anlat bakalım!"
-"Neyi?"
-"Özgeçmiş!"

dedim sırıtarak.

-"Kocam uzaktan akrabamız, kaporta ustası, Konya'lı, işleri ters gitti dükkanı *****ıp geldik. 4 yıllık evliyiz, çocuğum yok."

dedi son olarak.

-"Peki diyelim anlaştık ve iş başı yaptın, 2 ay sonra hamileyim der işi bırakırsan ne olacak?"
-"Orhan bey, şimdilik çocuk düşünmüyoruz, ayrıca eşim de işsiz, sanayide bir tanıdığının yanına gidip geliyor, ama borçlarımız var, bu işe ihtiyacım var!"
-"Bak, ne iş yapıyoruz biliyor musun?"
-"Behiye abla ve Hatice Teyzenin işlerini takip ediyorsunuz."
-"Peki, Güzin'de bir şey farkettin mi?"
-"Etmem mi!"

dedi kendi masasında oturan Güzin'e bakıp,

-"Açıldı, giyim tarzı tam ters yönde değişti, kendine bakıyor, özgüveni tavan ve burada çalışmaya başladığı ilk günden beri hep yüzü gülüyor. Hatta, abimden boşanma aşamasında biriyle ilişkisi olduğunu bile düşündüm!"

dedi. Gülümsedim ve

-"Olabilir, biz burda bir aileyiz ve hepimiz birbirimizin mutluluğunu isteriz!"

deyip şartları sıraladım.

1-Güzin gibi giyineceksin, kıyafet masrafların karşılanacak, buraya gelirken ne giydiğin önemli değil, Güzin'in eve koyarsın kıyafetleri gelince üst katta değiştirirsin.
2-Burda olan burda kalır, ayrıca duyduğun gördüğün hiç bir şeyi kocana bile anlatmayacaksın.
3-Behiye hanım ve misafirleri sık sık gelir giderler, saygıda kusur etmeyeceksin.
4-Ben ara sıra Houdini gibi büro içinde yok olurum, içeri bakmadan içerde dışarda demeyeceksin
5-Ben... Güzin ile birlikteyim, sence sakıncası var mı?

Önce bir düşündü cevap veremedi. Sonra,

-"Beni ilgilendirmez!"
-"Zamanla buradaki her şeyi öğrenecek ve içinde olacaksın!"

dediğimde gözlerime soran bakışlarla baktı.

-"Aile demek her kes bir biri için demek!"

dedim. Kaşlarını çatıp,

-"Yani?"
-"Görürsün şimdi. İşi kabul ediyor musun, maaşın 500 Dolar!"
-"Güzin 6 ayda yüzde 25 zam aldığını söyledi, ne teklif etseniz kabul edecektim zaten!"
-"O zaman şimdi alış verişe gidiyoruz!"
-"Ne alış verişi?"
-"Kıyafet!"

dedim. Doğru Korupark'a gittik, bir kaç mini etek, askılı bady, sonra bir kaç normal etek, beyaz gömlek vs. bir kaç çift değişik renklerde ayakkabı aldık, hepsini arabaya yolladım, sonra da iç çamaşırı mağazasına girdik. Usulca kulağıma eğilip,

-"İçimize giyeceklerimizi bile sen mi seçip alıyorsun?"
-"Sadece ilk seferde, sonra Güzin ile gelir ne ihtiyacınız varsa alırsınız!"

dedim. Güzin, Behiye abla ve Fatma ile yaptığım alış verişlerden beni tanıyorlardı artık, mağaza müdürü zevklerimi de bildiğinden bir çok şey çıkardı. Nur önüne konan kutulardaki malzemelere bakıp kıpkırmızı bir şekilde kulağıma dudağı değecek kadar yaklaşıp,

-"Ben bunları giyemem!"
-"Gir dene bakalım!"

dedim kabini işaret edip.

-"Ciddi misin?"

dedi kızmış bir surat ifadesi ile.

-"Geri gelip değiştirebilecekmisin olmazsa?"

dedim. Mecbur girdi, ilk giydiği jartiyerli bir takımdı, önce gözlerini, sonra kafasını çıkarıp kabin örtüsüne sıkı sıkı tutunup,

-"Hiç bir yerimi örtmedi ki bu, hiç giymesem daha iyi!"

dedi saf saf.

-"O da bir seçenek!"

dedim gülerek. Daha önceki yüklü alış verişlerimden bildikleri için, depo kısmındaki özel soyunma kabininde kutuları bırakıp ön tarafa geçmişti mağaza müdürü.

-"Aç bakayım perdeyi, merak etme kimse yok!"
-"Yaaaa, kamera falan vardır!"

dedi şımararak. Tamamdı bu iş, ayıp falan filan dememişti, ilk kez aldığımız tüm çamaşırların bu kadar yakıştığı bir vücut vardı karşımda. Yarağım kaskatı oldu, Nur gözlerini dikmiş yarağıma bakıp,

-"Çok mu yakıştı?"

dedi ve etrafında döndü.

-"Çokkkk!"
-"Yaaa, belli!"

dedi yarağımı işaret edip. Koruparktan çıktığımızda Nur çocuklar gibi şendi, arabanın bagajı ve arka koltuğu çantalarla doluydu, arabayı Mudanya'ya sürdüm.

-"Biraz meze, balık, rakı içer misin?"
-"Hiç içmedim hayatımda, bir kaç kez bira ve votka içtim ama rakı denemedim!"
-"Alışırsın!"
-"Acıymış!"

diye diye yarım kadeh ***** içti. Saat 14:30 civarı,

-"Hadi kalkalım!"

dedim. Arka sokağa ev girişine çektim arabayı.

-"Neresi burası? Büro diğer sokakta ya?"
-"Arka giriş!"

dedim. Çantaları zar zor aldık, içeri girip ev ortamını görünce,

-"Aaaa!"

dedi. Çantaları bıraktık.

-"Neresi burası?"
-"Dinlenme bölümü, işlerden bunalınca buraya kaçarım. Şimdi elbiseleri deneyeceksin, ben orada tam bakamadım!"

dedim. İç çamaşırlarından alt üst deri G-String, dantelli diz üstü çorap ve jartiyeri çıkardım, siyah dar mini eteği ve beyaz bir gömlek çıkarıp uzattım.

-"Al bunları giy gel yan odada, saçlarını da topuz yap!"
-"Yaaaa, burda mı?"

dedi. Çantasını da alıp odaya giderken,

-"Yarın giyerim!"

diye gülümseyerek naz ediyordu, 5 dakika sonra geldiğinde makyaj bile yapmıştı. O içeride ilk elbisesini denerken yandaki Optikciden aldığım numarasız 5 ayrı renkteki gözlüklerden siyah olanı çıkarıp gözüne taktım, gömleğinin üstten 2 düğmesini açıp parmağımı boynundan çatala doğru nazikçe sürtüp,

-"İşte şimdi muhteşem oldun!"

dedim. Karşısına geçip oturdum.

-"Otur!"

dedim ona da karşımdaki koltuğu işaret edip. O kadar güzel ve sexy oldu ki seyrederek boşalabilirdim. İki dakika sonra,

-"Ya alışık değilim ya, altımdaki çok rahatsız etti!"
-"G-String giymez misin hiç?"
-"İlk kez giydim."

dedi yarı mahçup, sonra da,

-"Eee, yarın ne yapacağım, böyle giyinmemi istediğine göre alışmam gerekecek!"
-"İstersen giymezsin!"
-"Oldu, senin yanında, her kesin içinde külotsuz mu dolaşayım?"

dedi gülerek. Omuz silktim,

-"İki bira alsana dolaptan!"

dedim mini buzdolabını gösterip.

-"Sen beni sarhoş etmeye mi çalışıyorsun?"

deyip gülerek biraları açıp getirdi.

-"Gerek var mı?"

dedim. Omuz silkti, elinden tutup kucağıma oturttum ve

-"Sen çok güzel bir kadınsın!"

dedim. Çenesinden tutup kendime çektim, kafasını geri çekti ve

-"Dün içeri girip seninle tanıştığım anda öyle bir çekim hissettim ki, keşke Güzin'in yerine ben çalışsam burda dedim. Akşam Güzin yarın gel Orhan seninle konuşmak istiyor dediğinde, bu adamla çalışırsak kesin birlikte oluruz dedim ama ilk günden beklemiyordum!"
-"Sen dün kapıdan girdiğinde, hem de dış kapıdan, nefesim kesildi!"
-"Ben kocamı hiç aldatmadım, aklımdan bile geçirmedim, ta ki dün seni görene dek. Ben hayatımda ilk lise çağında merakla yaparsın ya arkadaşlarından duyup, bir kez yapmıştım masturbasyon ama dün burdan gittiğimde direk yattığımız odaya girip elimi amıma attım, bağırmamak için dudaklarımı ısırarak orgazm oldum!"

dedi. Dudaklarını dudaklarıma çektim, öyle ihtiraslı değil romantizmle öpüşüyorduk. İşte Çiğdem'den sonra yine aşık oluyordum, bu da elimden kayıp gitmez umarım dedim içimden. Öpüşmeler devam ederken kucaklayıp kolları boynumda yatağa uzattım, hiç acele etmeden öpe öpe birbirimizi soyduk, alnından ayak parmaklarının ucuna dek öpüp kokladım, sonra da yüz üstü çevirip ensesinden topuklarına parmak uçlarımı dolaştıra dolaştıra öpüp yaladım. Amı çok hafif kıllıydı, bacaklarının arasına kafamı gömdüğümde misler gibi parfüm kokuyordu, kokladığımı görünce,

-"İçeride giyinirken parfüm sıktım!"

dedi kıkırdayıp. Saçlarımdan tutmuş ben amcığını dilimle sikerken kafamı amına bastırıyordu, doya doya suyunu içtim, hırıltılı sesler çıkarıyor,

-"Baştan çıkardın beni, ilk günden kadının oldum, köle olurum ben sana!"

diye fısıltılı bir sesle inliyordu, sanki konuşmasını sevip sevmediğimi bilmediğinden tereddütle. Belki yarım saat yaladım amını, inleye inleye saçlarımı okşarken,

-"Sevgilim, Orhan’ım!"

lafları arasında orgazmları titreme şeklinde önce vücudunun üst kısmı sallanmaya başlıyor, sonra kafasını sağa sola atıyor, sonra da kalçalarını aşağı yukarı yatağa vuruyordu, bunu o yarım saatte 2 kez yaptı. Yanına yastığa başımı koydum ve

-"Hayatımda suyunu içtiğim en güzel amcık bu!"

dedim. Beni sırt üstü itip üzerime çıktı, eliyle yarağımı tutup amına yerleştirip üstüne oturdu, ikimizden de öyle derin bir, Ohhhhh! çıktı ki Güzin kesin büroda duymuştur diye düşündüm. Yavaş ama sexy hareketle yarağımın üzerinde oturup kalkarken ellerimiz birbirine kenetlenmiş göz göze sikişiyorduk, sadece dudaklarını kemiriyor, arada gözleri kayıyor ama o sakin hani hiç bitmesin dercesine sevişmemizi devam ettiriyordu. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama yorulmaya başladığı belli oluyordu, içinden hiç çıkmadan çevirip altıma aldım, köklemeye ve hızlı hızlı pompalamaya başladım.

-"Off aşkım, off Orhan’ım, offf işte dün tam da bunu düşünüp boşaldım, sik aşkım, daha hızlı, daha sert!"

diye inliyordu. Sanki az önceki masum yavaş sikişen çift biz değildik, ben de,

-"Dünden beri bu anı hayal ediyorum, akşamdan beri başka bir şey düşünemedim!"

diye fısıldıyordum kulağına. Boşalmak üzere olduğumda,

-"İçine mi aşkımm?"
-“Evet, haplıyım!"

dedi. Hani aylardır sevişmelerimizi anlattım ya, yok böyle bir şey, eminim beynim bile uyuşup aktı, sikimin kafasından ruhum boşaldı, kollarım titredi, üstüne yığılacaktım kenara zor attım kendimi, dönüp direk sarılıp koltuk altıma girdi, seksten sonra bir süre kadına dokunmak istemez ya binlerce erkek, ben de genelde öyleydim ama Nur'u içime sokacaktım o an, sımsıkı sarıldık, diğer kadınların hepsini unuttum o an,

-"Sen muhteşemsin!"

dedim, burnuna küçük bir öpücük kondurup.

-"Hepsinden de iyi miyim?"

dedi. Şaşkınlıkla baktım yüzüne.

-"Güzin dün her şeyi anlattı bana, bu tür şeyleri yapmadığımı, aldatmaya, aldatılmaya karşı olduğumu bildiği için, bak burası böyle diye anlattı. Baştan çok acayip geldi, tiksindim ama yine de senin çekimine karşı koyamayıp kabul ettim! Sakın ona kızma, biz liseden beri birbirimizden hiç bir şey gizleyemedik, bana seni telefonda söylemişti zaten ama diğerlerini dün öğrendim!"

dedi. Ben de dün Güzin'in vermez! deyişini hatırlayıp, meğer hatunu hazırlamış bile orospu dedim içimden. Elimi yanaklarına götürüp gözlerinin içine bakarak,

-"Seni onlarla aynı kefeye koymuyorum, senin yerin ayrı, sen sadece benim olacaksın, bunu onlara uygun bir dille anlatırım ben!"
-"İyi de içeride ne yaptığınızı bilirken nasıl duracağım dışarıda?"
-"Bilmiyorum ama şu an sadece bana ait olmanı istiyorum, sen beni paylaşmak zorunda kalacaksın ama kıskanma, bu da işin bir parçası gibi düşün!"
-"Sana bir şey söylemem gerek!"
-"Hiç bir konuda gizlimiz saklımız olmayacak, rahat ol tamam mı?"
-"Refik, kocam, işe başlamamı istemiyor aslında, yakında Konya'ya döneriz diyor, bir iş kovalıyorum olursa borçları kapar dükkanı açarız diye tutturdu!"

dedi. Gülümsedim ve

-"Gönderirsin gider! Bak seni buldum, bırakmam, ona göre!"

dedim. Sımsıkı sarıldı,

-"Ben de aşkım!"

dedi. Biraz hayal kurduk, sonra gizli geçidi gösterdim,

-"Sen geç kalmadan üstünü değiş git, yarın gelir burada üstünü değiştirir iş başı yaparsın!"
-"Tamam aşkım!"

dedi sımsıkı sarılıp, öpücüklere boğup kalkıp giyinmeye başladı. Kendi kıyafetlerini giyip kapıda dudaklarımı kemire kemire öpüp,

-"Gitmek istemiyorum ama!"

diye diye gitti. Saat 17:30'du, giyinip büroya geçtim. Güzin,

-"Nur nerde?"
-"Sabah iş başı yapacak. Ben çıkıyorum, sen de dilediğinde ***** çık!"

dedim. Doğru Emlakçı arkadaşa gittim, Balat, Bademli ve Beşevler üstünde 3 yerde söylediği gibi üç arazi vardı, üçünün de yerlerini, belgelerini, fotolarını, fiyatlarını aldım, saat 19:00'da evdeydim. Yemekten sonra Behiye ablaya mesaj atıp,
*Araziyi buldum, bize kadar gelsene!
diye aradım. 10 dakika sonra kahveler eşliğinde Behiye ablanın bir eli masa altından habire bacaklarımı okşuyor, sikime dokunmaya çalışıyorken tüm evrakı yayıp laptoptan da uydu görüntüsünü açtığımız arazilere baktık, Misi yolundaki 150 dönümlük araziyi beğendik.

-"Pahalı ama!"
-"Ulan öbür tarafa mı götüreceğiz bu kadar parayı? Hem sen üstüne villaları dikince çok daha pahalı olacak!"

dedi karım gevrek gevrek gülerken Behiye abla. Karım çocuğa bakmaya gidince, Behiye abla yarağımı avuçlayıp,

-"Yeni hatunu siktin mi bu gün koçum?"

dedi usulca. Gülümsedim.

-"Şeytan tüyü var lan sende!"

dedi, sonra karıma seslenip,

-"Kızım, kutlayalım bunu, ne var ne yoksa yığ bakalım dolaptan!"
-"Ben hazırlayayım!"

dediğimde yarağımı bastırdı , elimi tutup masa altına soktu, sıyırdığı bol ve uzun eteğinin altına amcığının üstüne koydu ve usulca,

-"Bağırttırma ama yakalanmayalım!"

dedi. Parmaklarımı içine soktum o sırada mutfaktan tabak çanak sesleri geliyordu, parmaklarım çalışırken,

-"Ha bak bu güzel, evet!"

diye laptopun ekranını gösteriyor, ben mouse ile,

-"Burası mı?"
-"Hah tam orası!"

diyor, diğer eliyle de şortun üstünden yarağımı sıvazlıyordu. Karım mutfaktan çıkınca direk karşıdan geleceği ve masada da örtü olduğundan rahattık, sonra bir kaç villa fotosu açtım, tam ikinci fotodayken, Behiye abla,

-"Ohhhhh, bak bu çok güzel!"

dedi. Karım mutfaktan kafayı uzattı ve

-"Ne o?"
-"Villa!"
-"Kapatmayın, geliyorum az sonra!"

dedi. Behiye abla da,

-"Tamam kızım, tamam açarız!"

dedi gülerek, rahatlamış halde koltuğa geçti, ben de iki dakika sonra yarağım inince mutfaktan malzemeleri almak için kalktım. Masayı kurduk, 4 tane bardak getirdi karım, Behiye abla atladı,

-"Sen içmeyecek misin gelin kız?
-"Abla çocuk emziriyorum!"
-"Yok mu pompan, çek koy biberona!"

dedi Behiye abla. Karım,

-"Ay doğru valla!"

deyip yatak odasına gidince, Behiye abla ayağıyla topa vurur gibi yapıp, usulca,

-"Şutla bunu, şutla!"

dedi. Karım villaları duyup görsellere de bakarken sevinçten ne yaptığını bilmeden yarım saat içinde 2 kadeh rakı içti.

-"Ben kıza bakayım!"

deyip yatak odasına yalpalaya yalpalaya giderken biz devam ettik, 10 dakika sonra Behiye abla,

-"Sızdı sanırım seninki! Bana geçelim! Kasadan para verecek diye yaz senin meşhur kağıtlarına!"

dedi. Karımı kontrol edip çıktık, avuçladığım götünü kıvıra kıvıra Behiye ablaya geçtik.

-"Ne zamandır başbaşa sikişemedik aslanım, şimdi beni nasıl istersen öyle evir sik, böyle çevir sik!"

dedi. Rakının etkisiyle gevşek gevşek ama piston gibi siktim amcığını.

-"Aslanım benim, oh, oh, oh, sok amıma, acıma sok kanırt!"

diye inliyor, bense asıl sikmek istediğim, ya da sikmesem bile sarılmak istediğim kadın Nur varken hıncımı Behiye abladan çıkarıyordum.

-"Şimdi de final!"

dedi daha dinlenmeme fırsat vermeden domalıp götünü yarağıma dayadı, kıvıra kıvıra götünün arasına sürte sürte tekrar kaldırdı yarağımı, eliyle hizalayıp içine aldı, daha 5 dakika önce boşaldığım için pompalamaya devam ettim, içimden arkadaşın ilaç süpermiş diyordum. Behiye ablanın kalçaları tokatlarımdan resmen kıpkırmızı olmuş neredeyse kanayacaktı, uzanıp çekmeceden o kara taşaklı vakumlu yarağı aldı, ilk Güzin'e sokmuştu onu bu evde aylar önce. Amcığına sürtüyor, arada kafasını içine sokuyordu ama ben habire götüne pompalıyordum, kasıla kasıla orgazm oluyor ama orospu yeter demiyordu, belki yarım saat pompaladım götüne.

-"Gel, ağzıma boşal!"

dedi, ağzına boşaldım.

-"Mmmmhhh!"

diye diye döllerimi yaladı yuttu.

-"Yarın gidip bakalım şu araziye!"

dedi. Oysa ben yarın tüm gün Nur'u karşıma alıp akşama dek onu seyretmeyi planlıyordum. Ertesi sabah iş yerine gittim, Nur dün ona aldığım kıyafetlerle,

-"Günaydın!"

dedi. Kahvemi Güzin yapıp getirdi, ikisini de karşıma oturtup iş bölümünü nasıl yapacaklarını sordum, biraz anlattılar, müdahale edeceğim yerlerde ettim, sonra da,

-"Kızlar maalesef çıkmam lazım, Behiye hanımla arazi bakacağız!"

dedim. İkisinde de surat düştü.
Published by afuygun
3 months ago
Comments
Please or to post comments