Şımarık olgun güzel 1

O siki yemem ertesi gün aklımı başıma getirdi. Bedeli ne olursa olsun sorumsuzluğum şımarıklığım sonunda orospuluğa götürmüştü, o gün ilk iş bir psikiyatriste gitmek ve onun da tavsiyeleri ile kendimi oyalayacak bir iş bulmak oldu. Haftada üç gün gittiğim seanslar ile gitgide hayata açılmaya ve çocukluğumdan beri süren yalnızlığımı alışveriş ile doldurmaktan vazgeçmeye başladım. Sokağa çık, arkadaş edin, çalış, hayatını doldur, hatta aşık ol gibi tavsiyeleri vardı, fiziksel ve en önemli değişiklik kendi kendimi tatminlerimin haftada birden ikiye üçe çıkması, sadece elimle okşamaktan vazgeçip evde uygun ne bulursam içime sokmaya başlamamdı, evde süs olarak duran lap top artık porno sitelere girdiğim yatak arkadaşımdı, pezevenk damadın da yardımı ve rahmetli kocamın geniş çevresini kullanarak kiracılardan birini çıkartıp Cihangir'de bir resim ve heykel galerisi açmam bir aydan fazla sürmedi, açılış için son hazırlıkları yaparken bendeki hızlı değişimden memnun kızım çevremde dört dönüyor bir dediğimi iki etmiyordu, o kargaşada çalan telefonu o açıp bana uzattı x banktan arıyorlarmış, karşımdaki ses tanıdık gelmedi,

-Mine Hanım ben Ali.

Tanımadığımı söyleyince kendini hatırlatması sırtımdan ter boşalttı. Bir ay önce beni otel odasında siken herif, ismini bile öğrenmemişim, bir hataydı o akşam,

-aramayın beni bir daha

dedim. Israrlı,

-biliyorum, ben sadece sizi tanımak farklı bir arkadaşlık başlatmak istiyordum. Bir aydır cesaretimi toplayamadım bu telefonu açmak için, lütfen düşünmeden hayır demeyin, en azından bir öğle yemeği yiyin benimle.

Bir şey diyemeden telefonu suratına kapattım. Ertesi sabah duşumu alırken yeni bakım yaptırdığım vücudumdaki bir kaç tüyü de temizledim, ayna karşısında elbisemden belli olmayacak ipek iç çamaşırlarım ile dikilirken Ali'nin uzun sikinin nasıl içime boşaldığı, yıllar sonra amıma değen dilinin beni nasıl kıvrandırdığı gözümde canlandı, ıslanan çamaşırımı atıp elime geçen ilk külotu çektim çekmeceden, şimdi siyah sutyen altında pembe ip külot ile pek orospu gözüküyorsun kızım dedim aynadaki görüntüme.

Ertesi akşamüstü sosyeteden birkaç arkadaşım, eşleri, kızımın arkadaşları güzel bir açılış yaptık. Bu sefer kızım ısrarcı oldu mavi dekolteli gömlek, mini dar etek ve altındaki ayakkabıya binlerce lira vermemi, göğüs dekolteme döktüğüm inciler ise onun hediyesiydi, kızım neredeyse tüm eski arkadaşlarıma ulaşmış, şampanyalar ve şık sunumlu kanepeler ile gerçek bir şölene çevirmişti ortamı. Üçüncü veya dördüncü kadehte iken arkamdan bir ses

-Kız Ajda Pekkan yaşlandı sen hala genç kız gibisin

diye seslendi, döndüm. Kerem, kocamın eski ortaklarından, kocamdan küçük ama benden dört beş yaş büyüktü, daima bekardı ama genç sevgilileri eksik olmayan tam bir zampara idi, kırlaşmış saçları ile hala yakışıklı, uzanıp yanaklarımı öperken tuttuğu elimi konuşurken de bırakmıyor. Bir yarım saat tutuyor beni, ortaklıktan ayrılırken kocamın ona ne kadar yardım ettiğinden Bodrum’daki otelleri için kocama hayat boyu borçlu kalacağından bahsediyor, bir konuğun bir resmi almak istemesi ile kurtuluyorum yanından. Resme ederinin en az beş katını veren başka bir kart pezevenk, ben teşekkür ederken gözleri göğüs dekoltemde, elimi sıkarken bir kahve içelim diyerek ısrar ediyor, kızım durumu anlayıp bir bahane ile beni *********. İlk gün nezaket satışları fena değil ancak bu iş birkaç yüz bin liralık reklam ve bir kaç sanat eleştirmenine para yedirmeden artıya geçmeyecek. Akşam saatinde içerde kalan son bir iki kişide çıkınca biraz hava almak için

-siz kapatın

diyerek çalışan kızlara seslenip sigaram elimde dışarı çıkıyorum, çıkar çıkmaz karşıdaki kafede Kerem dikkatimi çekiyor, tek başına oturmuş bana el sallıyor. Şaşkınlıkla yürüyorum.

-Ne işin var burada.
-Yıllar sonra seni görmüşüm, akşam yemeği yemeden dönmem Bodrum'a.

Gülünce gençliğindeki cazibesini hatırlıyorum.

-Hadi gel o zaman bir sürü yemek ve şarap arttı.

Tekrar içeri dönüyoruz, yönetici olarak aldığım kız elinde çantası kalakalıyor.

-Resimleri yarın gönderecektik Kerem Bey

diyor. Ayaküstü öğreniyorum iki yüz bin liraya yakın tablo almış. Stüdyonun arkasındaki ofisimin açıldığı küçük bahçeye çıkıyoruz, ben mutfakta tabak hazırlarken o şarap ve kadeh seçiyor, bunu yıllar önce bizim bahçede de yapar o her yemeğe ayrı bir sevgili ile gelir bizi gülmekten öldürürdü. İkili salıncakta bunları konuşarak gülüyoruz yine, otuz senelik arkadaşlığımızı anıyoruz, ben kocamdan sonra yaşadığım bunalımları ve son bir ayda toparladığım hayatımı yaptığım orospuluğu anmadan anlatıyorum, o ise işleri iyice büyütmüş, tabii ki evlenmemiş, Bodrum’da oteller zinciri olan eski bir zampara.

-Kocan sayesinde ikinci oteli alırken hiç düşünmeden borç verdi ve sonrasında işlerimi büyüttüm,
-bu zenginlikle ve yakışıklılıkla elinden yetmiş milletten kadın geçmiştir herhalde.
-Elli altı

diyor kahkahalar ile gülüyoruz yine. Kaçıncı kadehim bilmiyorum, dibine kadar kafama dikerken yanımızda duran şişeye yenilemek için uzanıyor, dengemiz bozuluyor salıncakta ayaklarım havalanıyor, o toparlanıp şişeye uzanırken saatlerdir gülmekten, alkolden ve salıncağa gömülmekten eteğim neredeyse kalçalarıma çıkmış. Yeni şişeyi açmak için ayağa kalktığında pembe çamaşırıma kadar göreceği kesin, öyle de oluyor, elinde şişe ile döndüğünde sunduğum manzara pürüzsüz ince bacaklarım, belime kadar sıyrılmış eteğin altındaki çamaşırım ve göğüs dekoltem, hiç de çekinmeden durup seyrediyor. Elime uzattığı kadehi doldurup

-güzelliğine içelim

diyor. Mahcup kızlar gibi kıkırdıyorum, şampanya ayaklarımı yerden kesmiş durumda, yanıma otururken bir daha dengemiz bozuluyor, gereksizce kahkahalar atıyoruz. Elimdeki boşalan kadehi alıp yana koyuyor

-son bir tane daha

diyorum, işte orada film kopuyor. Gözlerime bakıyor, öpse hayır diyemem, tüm duvarlarım inmiş durumda.

-Otuz yıldır bunun hayali ile yaşadım

diyor, kocaman eli ile çamaşırımın üstünden kadınlığımı avuçluyor. Beklemediğim yerden hızlı başlıyor, bense tepki vermektense bacaklarımı eli arada kalacak şekilde daha da sıkıyorum, o zaman dudaklarıma yapışıyor, sanki saldırıyor.

-Hep seni istedim, giydiğin bikiniler çıldırtırdı beni, seni düşünerek sikerdim o kadınları.

Kıvranmak dışında bir tepki veremiyorum, şampanya uyuşturmuş durumda, bacaklarımın arasında el işinin ustası çoktan bir parmağını içime sokmuş bile, beni geçmişteki evimizin havuzunda yüzdüğümüz günlere götürüyor, hep manken gibi kızlar ile gelir ben de altta kalmamak için bikiniler ve yokiniler ile tüm misafirlere şov yapardım, sonrasında akşamları pestilimi çıkartırdı kocam. Dili ağzımın içinde belime kadar sıyrılmış elbisem sayesinde eli rahatlıkla tangam yok gibi davranıyor, iki parmak amımın içini zorluyor, avucunun içinde eziliyor kadınlığım. Kaç dakika sürüyor bu bilmiyorum ama sanki dudaklarımı yiyor, bir eli hala bacak aramda, diğer kolunu sırtıma atıp kuş gibi kaldırıyor beni, üç dört adımda ofisteki deri kanepenin üstüne beni bırakırken elini çektiğine üzülüyorum. Gömleğimden taşan memelerime ve belime sıyırdığı eteğimle yatan bana avına bakar gibi bakarak soyunuyor, gömleğini tek çırpıda atıyor, pantolonunu çamaşırı ile indiriyor. Güzel bir sik karşımda, çevresi çok hafif kıllı,

-bu dudakları düşünerek ne kadar boşaldığımı bilemezsin

diyor. Başımın ucunda sallanan yarı kalkık siki kavrarken rahat tutabilmem için başımı koltuğun kenarına yaslıyor, bir eli ile gömleğimin düğmelerini çözüp göğüslerimi yoğurmaya başladı bile. Sik yalamaya kökünden başlamamı severdi kocam, aynı alışkanlıkla kökünü yalıyorum, tertemiz bir sik, yavaşça başına geldiğimde onun boştaki eli saçlarımı okşuyor, diğer eli ise tangamdan kurtardığı amımı keşfe çıkmış durumda, bir parmağını bana yalatıp amıma sokuyor, onun amımı parmaklama hızına uygun yavaşça emiyorum sikini. Kocamınkinden ve geçen ayki bankacının sikinden daha kalın bir erkeklik, iyice büyüyor ağzımda, ağzımın şapırtısı amımdan çıkan seslere karışırken

-otuz yılın acısını çıkartacağım senden

diyor. Eli artık bir motor gibi amımın içinde, şiddetinden sikini yalamayı bırakıyorum, çok yakınım, böyle boşalabilirim, beni tekrar yan çeviriyor, bacaklarımı havaya dikip eteğimi tangamı bir kenara atıyor, bacaklarımı V şeklinde açık ayırmış erkekliği amıma değiyor.

-Hala genç kız gibi ıslaksın

derken ıslattığım siki yavaşça ıslak amıma kayıyor, içime giren kocamdan sonraki ikinci sik ve en kalını ama ustalıkla yerleşiyor, içim dopdolu.

-Neler kaçırdığını göreceksin yıllardır

diyor. İçimdeki sik geri çekilip daha dik bir açıyla giriyor içime, bacaklarımı ya birleştiriyor, ya daha da açıyor, ya da iyice göğüslerime bastırarak her defasında farklı şekillerde hızlarda geziyor içimde. Tek pozisyondayız ama dakikalarca farklı noktalarıma değerek sikiyor kalın erkekliği ile, kocam her zaman iyi bir aşık ve sikici olmuştu ama bu işin gerçekten ustası, içim o kadar dolu ki sanki sularım dışarı çıkamayacak gibi.

-Bırak kendini bağıra bağıra boşal

diyor. Ne kadar sürdüğünü bilmediğim bir rüyadan uyanır gibi bitmeyecek gibi süren sevişmemize dönüyorum, benden daha hakim vücudumdaki titremelere, dediğini yapıyorum, sikini sonuna kadar sokup çıkartırken bağırıyorum,

-sen de amımı doldur

diyorum gözlerine bakarak.

-Amına değil

diyerek sütyenimi çekiyor, ben boşalırken kalın siki dibine kadar yerleşmiş göğüslerimi eziyor, son orgazm dalgası ile birlikte içimden çıkıp sikini sallıyor ayakta. Kanepenin kenarına oturup taşlaşmış siki emiyorum aç kalmış gibi, yaşından veya hep böyleydi bilmiyorum, boşaltabilmek için tüm hünerlerimi sergiliyorum ama yine de dayanıyor, sadece başını vakumluyorum ağzımda, şimdi onun sesleri anlaşılmıyor.

-Memelerine istiyorum

kısmını anlıyorum. Ağzıma sığmayan siki çıkarıp sıvazlıyorum, önce dudaklarımın kenarına çarpıyor dölleri, sanki bir kamçı gibi çıkıyor kalın sikten, elimden alıp sağ mememe bastıra bastıra kalanları boşaltıyor, kendini gerideki koltuğa atıyor. Birbirimizi seyrediyoruz, dağılmış haldeyiz, onun inmeye başlayan sikinden spermler damlıyor benimse göğüslerimden ve çenemden.

-İki saat sonra uçağım var

diyor. Cebinden çıkardığı karta telefonunu yazıyor, elini yüzünü yıkayıp çıkmasını seyrediyorum, etrafa yayılmış çamaşırlarımı toplayıp camları aralayıp o sarhoş halimle eve dönüyorum. Telefonun sesine kalkıyorum, kızım.

-İlk gün de işe geç kalınmaz ki kalk saat 11.

Umduğumdan daha fazla oyalıyor işler. Bir sürü insan ile tanışıyorum sanat camiasından, gün içinde ise en az üç dört kere Kerem ile görüşüyoruz. İlk defa elimde kira geliri kalıyor, onunla galerinin eksikliklerini masraflarını kapıyorum, her konuşmamızda beni Bodrum'a çağırıyor. Aklım çoktan Bodrum'a gitmiş durumda ama kendimi kaptırmamak için bin bahane buluyorum, iki günde bir de bankacı Ali arıyor açmıyorum, en sonunda mektup uzunluğunda bir kaç mesaj atıyor. Aylardır aklından çıkmadığımı, sadece hayatımda olmak istediğini yıllardır aradığı kadın olduğumu filan yazmış, ertesi gün öğle yemeği için galerinin karşısındaki kafeye randevu veriyorum, hem güvenli hem de banka lazım dükkanın işleri için. Akşam Kerem arıyor,

-Yarın mutlaka Bodrum’dasın

diyor. Yeni bir butik hotel almış,

-restorasyonu için sanat eserleri, tablolar lazım, gel yardım et bana

diyor. Tam bahane bulmaya çalışırken

-bütçem altı yüz bin

diyor. Bu işlerde en az bire üç kazanılır, arkadaş işi yapsam bile üç yüz cepte demek,

-işler yoğun ama yarın öğlene uçarım

diyorum. Bu sefer nazik davranması gereken benim Ali'yi arıyorum, şaşırıyor.

-İş toplantısı çıktı, haftaya buluşalım.

Çocuk gibi seviniyor. Ertesi gün Bodrum havaalanındayım, kızım şüphelenmesin diye yönetici kızı da yanıma alıyorum. Kerem beni karşılamaya gelmiş, yanımdaki kızı görünce bozuluyor, arabaya doğru yürürken anlatıyorum nedenini.

-Tamam sen beni bozmadan rolünü oyna gönderelim onu başımızdan,

Arabada

-biz hemen oteli gösterelim yöneticine sen de bizde biraz dinlen, sevgilim çok sevindi seni tanımak istiyor, sen bizde kalıyorsun ama mutlaka

diyor. Hemen devam ediyorum rolüme,

-aa olur mu Ayşen nerede kalacak
-Ona oteldeki en iyi odayı ayırdım, hem çalışır hem oteli tanır

-iyi olur, kızım sen bir bak neler yapabiliriz, bir çalış yarın beraber gezip fikirlerini anlatırsın

diyorum. Önce beni Bodrum'daki çiftliğine bırakıyor, yıllar önce kocam ile geldiğimizden beri daha da görkemli bir hal almış.

-Ben Ayşen Hanım ile işlerimi halledip bir iki saate gelirim, siz havuzda filan oyalanırsınız.

Kız arabada beklerken bana içeri kadar eşlik ediyor, kapı arkasında dudaklarıma yapışıyor.

-Beş gibi gelirim, biraz yüzeriz, gece de güzel bir caz kulübüne gideriz.

Dönüp tekrar kapıyor dudaklarımı, sevgili tabii ki yalan maksat kızı sorunsuzca başımızdan göndermek. Evin hizmetçisi havuza açılan konuk evine kadar eşlik ediyor, konuk evi bile ayrı bir villa büyüklüğünde, havuz asıl villa ile ikisinin arasında kalmış, araba ile girişte gördüğüm yer hizmetli e*****malı. Elbiselerim dolaplara yerleştirilirken ben bikinimi giymek için banyoya geçiyorum, çıplak bedenimi bir kere daha kontrol edip gençliğinde beni çıldırttın dediklerinden daha minik beyaz bikinimi giyiyorum. Yatak odamdan havuz on adım, havuz kenarında gölgeliğim, yatak genişliğinde şezlongum, günlük gazeteler hazır, hafif rüzgar altında kendimi iyice gölgeye çektirip biraz *********, hafif alkollü meyve kokteylimi içiyorum, hizmetçi uzaktan hep beni kolluyor, meyveler, içecekler gidip geliyor.

-Beyefendi on dakikaya evde olacakmış

haberini verdiğinde canlanmak için havuza atlıyorum, asıl niyetim onu havuzdan üstüme yapışan ıslak mayo ile çıkıp karşılamak. Evin içindeki koşturmadan geldiği belli oluyor, iki dakika sonra ikinci kattaki terastan gömleğinin düğmelerini çözerken sesleniyor.

-Ben de geliyorum havuza.

Havuz kenarına oturuyorum, astarsız seçtiğim ince bikini ıslanınca göğüs uçlarım belirmiş, ıslak ince bacaklarım akşam güneşinde parlıyor. Üzerinde şort mayosu suya atlayarak yanıma yüzüyor, belimden tutarak suyun içine çekiyor ve sarılarak öpüşüyoruz.

-Dur yapma yalnız değiliz.
-yemek hazırlamak için çağırana kadar ikisini de evlerine gönderdim.

Suyun içinde bacaklarımı beline doluyorum, ufak ufak öpüyor.

-Aklımı başından aldın, kaç gündür ne yaptığım işi biliyorum ne konuştuğumu.
-Hadi çapkın kimleri getirmişsindir bu eve sen.
-Görecen birazdan senden sonra kimse olmadığını

diyerek neredeyse tamamen çıplak kalçalarımı avuçluyor. Liseli aşıklar gibiyiz suyun içinde, şimdi ikimizin de ayakları yerde onun elleri belimde suyun içinde oynaşıyor, nefessizce son görüşmemizden sonra olanları konuşuyoruz, o anlatırken ben boynuna öpücükler koyuyorum, ben konuşurken kıpırdanan erkekliği karnıma sürtünüyor, elleri kalçalarımda geziyor. İçmek için bir şeyler alıp havuz kenarına oturuyorum, o ise tekrar suya girip bacak aramda dikiliyor.

-Kızı ne yaptın
-Bizim en sikici müdürlerden birini verdim, oteli gezdiriyor, akşam da bir discoya götürecek, sabaha nefes alacak hali kalmaz.

Kahkahalar ile gülüyoruz,

-otuzunda bekar güzel bir kız, eğlensin biraz.

Dudakları ile göğüslerimin arasındaki su damlacıklarını alıyor tek tek, elleri ile iki bacağımı okşuyor.

-Çıkarsana üstünü kimseler yok,

ikiletmeden göğüslerimi sunuyorum, elleri ile tek tek tutup sıkıp sıra ile uçlarını emiyor, kırlaşmış saçlarından kafasını göğüslerime bastırıyorum, o kadar sakin yavaş ve nereyi öpeceğini bilerek ilerliyor ki. Elleri boşta şimdi, bikinimin altı da yavaş yavaş çekiştiriliyor, hafif kıpırdamamla o da bacak arama inmiş durumda, bir adım geri giderek çıkartıp suya atıyor, ileri adımını atarken kendi şortu da çıkmış halde. Kocamdan sonraki iki sevişmemde de yarı ayıktım şimdi ise tüm benliğimle hazırım, sol dizimden başlayarak öpe öpe geliyor, bacaklarımın yarısı suyun içinde.

-Genç kız gibi hala bu

diyerek kadınlığımı öpüyor. Bacaklarımı iyice dikerek öpmeye devam ediyor, havuzun suları ve dili yavaş yavaş amıma ve kalçalarıma çarpıyor, dili içime girdi bile, ne kadar sakin ne kadar kıvrak, daireler çizen dilini sert sert sokuyor içime ama havuz kenarındaki taşlardan rahat değilim, söyleyince

-içeri geçelim

diyor. Ben önde o arkada sürgülü kapısı açık odama giriyoruz, gülerek abartılı şekilde kıvırtıyorum, arkadan sarılıyor, Silikonlu, vücuduma göre büyük göğüslerim ellerinde kayboluyor.

-Otuz yıl önce elime geçecektin, bak neler yapardım sana.

Bir eli göğsümde diğerini amıma bastırıyor.

-Mesela

diyorum. Yatağın kenarına getiriyor ve ensemden öne doğru bastırıyor, daha tam sertleşmemiş erkekliği ile amımı fırçalıyor, kalın başın içime girmesi için biraz daha dikleştiriyorum kalçalarımı, o da elleri ile iyice ayırıp başını içime sokuyor, elimi bacak arama atıp sikin dışarda kalan kısmını biraz okşuyorum, içime iyice yerleşiyor şimdi, çıkmayacak kadar sert. Bir iki yavaş git gelden sonra içimdeki sertliği ve kalınlığı boşluk bırakmıyor, konuşmayı seviyor.

-O minik götün ne kadar güzel,

bir yandan hafifçe tokatlıyor.

-Sırf sana benziyor diye kimleri siktim bu evde.

Hızlanmaya başladı.

-Mine’m güzel götlüm, bak nasıl inliyorsun altımda diye boşaldım üzerlerine,

yıllarca böyle bir sikici aşığımmış, neredeydi aklım. O Mine’m diye inledikçe daha çok kıvırıyorum kalçalarımı,

-Cevap ver bana

diye bağırıyor, o Minem dedikçe

-sik Mine’ni

diyorum. Alışkın değilim bu tür konuşmalara.

-Seninim artık

dedikçe azgınlaşıyor. Ter içindeyiz artık, bu terlemenin sonu benim için orgazm ama içimdeki sikin sertliği azalıyor, ikimizin de soluklanması lazım, öne doğru emekleyerek kalın siki içimden çıkartıyorum, hemen sonra dönüp amımdan çıktığı için parlayan güzel siki ağzıma alıyorum, gün ışığında kırlaşmış kılları ile taşakları iki büyük torba gibi sarkıyor, onları avuçlarken

-ağzımı da böyle sikiyor muydun
-Evet seks kölem yapıyordum seni.

Bir iki dakika taşaklarını okşuyorum, sikinin ucuna dilimle masaj yapıyorum. Tekrar eski görkeminde, sikinden ayırıyor beni dudaklarıma yapışıyor, yatağın üzerine devrilirken beni yan çeviriyor, kaldırdığı bir bacağımın arasından siki tekrar içimde. Kurt sikici, bu sayede fazla yorulmadan güzel bir hızda girip çıkıyor, bir elinin parmakları ise bızırımın üstünde, hiç ihtiyacım yok aslında, siki o kadar güzel bir kalınlıktaki içimde boş nokta kalmadı. Artık o da konuşmuyor, dakikalar boyu açık kapıdan gelen rüzgara ikimizin de inlemeleri karışıyor.

-Üstüme gel

diyorum, tüm ağırlığı ile yerleşiyor. Girişleri en derini buluyor, erkeğin altında ezile ezile sikilmeyi seviyorum, hele böyle kusursuz bir sikici olursa. Orgazmımın öncüsü terle iyice sarılıyorum omzuna, tırnaklarım etinde, anlıyor daha sert ve darbeli vuruyor içime, ağzım sonuna kadar açık ahlar içinde kasılırken içimde bekliyor, dudaklarını ısırırcasına kapıyorum.

-Doldur sen de içimi.

Alt dudağım dişleri arasında uzarken sik yine hareketleniyor, belimin altına bir yastık koyarak tam misyonere geçiyor, üzerime abanmadan kalçalarımı avuçlayarak alt kısmımı vücuduna yapıştırıyor.

-Yanıyor içim, Mine’m, Mine’m,

derken gözleri kapanıyor ve amımın derinlerinde hiç değinilmemiş yerlerime aktığını hissediyorum. Küçülüp çıkına kadar içimde kalıyor, kollarının arasında miniciğim, elleriyle ile yüzümü tutuyor, öpüşerek uyuyakalıyoruz.
Published by afuygun
2 months ago
Comments
Please or to post comments